12 Mayıs 2010 Çarşamba

Yangın


Dünya üzerinde yaratılmış olan katı, gaz, ve sıvıların birçogunun yanıcı özelliği vardır. Yanma kimyasal tepkimeler sonuçu ortaya çıkar. Cisimlerin kimyasal özelliklerine baglı olarak içinde barındırdığı maddeler ısınma sonucu genleşirler ve oksijenle tepkimeye girdikleri anda yanmaya başlarlar. Yani Oksijen olmayan bir ortamda yangın çıkmaz.



Bu kimyasal tepkime sonucu cisim tutuşur yani üzerinde alevler oluşmaya başlar. İşte yangın dediğimiz cisim üzerindeki bu alevlerdir ve ve cisimdeki bu yangın o cismin içerisindeki kimyasal yapı bozulana kadar, yani içerisindeki kimsallar yanıp bitene kadar devam eder.

Bir cisim üzerinde çöıksada yangın deriz. Ancak dilimize yerleşmiş bir terim olarak yangın birden fazla cisim üzerinde çıkan ateşi ifade eder. Yani evde, ofiste yada ormanda. Ancak yangın kücük bir cisim üzerinde çıkar ve yangın söndürme çalışmasında bulunmazsanız bütün çevreye yayılır.

11 Mayıs 2010 Salı

Çığ




Çığların etkisini bertaraf etmek veya en aza indirgemek için çok farklı teknikler kullanılır. Uygulanan tekniklerden elde edilecek sonuçların uzun veya kısa vadeli olmasına, uygulandıkları yerlere, çığın türüne, çığın etkilediği alanın boyutuna, ve tekniklerin maliyetlerine göre çığ önleme yöntemleri "geçici veya kalıcı" olmak üzere iki sınıfa ayrılır. Bu yöntemler aşağıda kısaca açıklanmıştır.

A) Kalıcı Önlem Yöntemleri:

A.1) Aktif Kalıcı Önlem Yöntemleri (Başlangıç Bölgesinde Uygulanır)

Teraslama: Bu yöntem, genellikle yerleşim yeri dışındaki alan veya yapıları korumak için kullanılır. Teraslarda, basamağın üst kısmı sertleştirilerek ağaçlandırılır ve eğime dik yönde duvarlar ile desteklenirler ise daha tatmin edici sonuçlar alınabilir. Yamaç eğimlerine göre terasların inşa açıklık değerleri aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Yeniden Ağaçlandırma: Ağaç büyüme sınırına yakın kotlarda yeterli derinlikte ve uygunlukta toprak olan yamaçlarda yeniden ağaçlandırma yapılabilir. Özellikle kar çitleri veya ağları ile beraber kullanıldığında, ağaçların kar yüklerinden ve çığlardan zarar görmeleri önlendiğinden, çitler ekonomik ömrünü dolduruncaya kadar ağaçlarda yamaçta iyi bir koruma sağlayabilirler.

Şaşırtmacalı Kazıklar: Şaşırtmacalı kazıklar, çapları 10-20 cm arasında değişen, kazığın zemin üzerinde 30 - 200 cm'si kalacak şekilde şaşırtmacalı olarak dikilen ağaç kütükleridir. Çakılma aralıkları yamaç eğiminin ve kar derinliğinin artması ile birlikte azalır. Kütüğün gömülü kısmının toprak üstündeki bölümüne oranı 1:2 olmalıdır. Minimum gömme derinliği sert zeminlerde 60 cm, gevşek zeminlerde ise 80-100 cm'dir. Çok güvenli bir önlem yapısı değildir. Yerleşim yerlerini korumak için kullanılmazlar. Geniş alanlarda uygulanmalarının maliyeti zaman zaman çok yüksek olabilmektedir.

Tripodlar: Tripodlar (üçayaklar), ağaç kütükleri kullanılarak yapılan ve 3 ayrı kütüğün birbirleriyle birleştirilerek kullanıldıkları yapılardır. Eğim açısının 37o 'den düşük olduğu yamaçlarda kullanılırlar. Şaşırtmacalı kazıklar ile beraber kombine olarak da kullanılabilirler. Ancak, şaşırtmacalı kazıklarda olduğu gibi kesin bir çığı önleme garantisi vermez ve yerleşim yerlerini korumak için kullanılması uygun değildir.

Kar Çitleri: Kar çitleri, halen dünyada uygulanan en güvenli ve en uzun ömürlü aktif çığ önleme yapılarıdır. Bu çitler, ağaç, beton, alüminyum ve çelikten imal edilirler. Daha pahalı olmasına karşın çelik olanları yaklaşık 100 yıllık ekonomik ömürleri ile en iyi sonucu vermektedir. Ağaçtan yapılanların ki ise 20-40 yıl arasında değişmektedir. Sistemin kurulmasını pahalı olmasına karşın yerleşim yerlerini korumada gönül rahatlığı ile kullanılmaları, bu dezavatanjlarını gözardı edebilmemizi sağlamaktadır. Çitlerin projelendirilmesi sırasında kullanılacak malzeme türü, konumları, uzunlukları ve boyutlarının iyi dizayn edilmemesi sonucunda hem istenen sonuç alınamaz hemde yapılar doğal riskler (korozyon, kar yükü, kaya düşmesi, vb.) neticesinde tahrip olabilir.

Kar Ağları: Kar ağları da kar çitleri ile aynı görevi görürler. Ağlar çelikten yapılır, kurma işlemleri daha kolaydır. Kurma maliyetleri kar çitlerinin maliyetlerine çok yakın olmasına rağmen , kar çitleri kadar yüksek kar yükü taşıyamazlar.

Kar (rüzgar) Perdeleri: Kar (rüzgar) perdeleri, rüzgarın kar taşıma, biriktirme işlevini ve kar biriktirme yerini kontrol eden yapılardır.

Sel




Sel, bir bölgede toprağı belirli bir süre için tamamen veya kısmen su altında bırakan; ani, büyük ve düzensiz su akıntılarına verilen isimdir.. Bir akarsu veya deniz, göl gibi büyük su kitleleri kimi zaman fazlasıyla suyla yüklenir, bunun sonucunda taşarak yatağından çıkar ve "sel" adı verilen bir doğal felakete neden olur..

İnsanlar tarih öncesi çağlardan beri yaşamak için hep nehir kıyılarını ve deniz kenarlarını tercih etmiştirler, çünkü suya yakın olmak demek aynı zamanda kolay ulaşım, daha yumuşak bir iklim ve daha verimli topraklar demekti. Zaten eğer insanlar taşabilecek bu sulara yakın olmasalardı sel bir afet olarak sayılmayacaktı..

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Erezyon




Erozyon (toprak aşınması), koruyucu örtüden yoksun kalan toprağın su ve rüzgarın etkisiyle aşınması ve taşınması olayıdır.

Akarsu ve rüzgar erozyonunun birlikte etkili olduğu yerlerin ortak özelliği bitki örtüsü bakımından fakir olmalarıdır.
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de toprak kaybı sürecinin en önemli etkeni erozyondur. Arazi eğimi, iklim, bitki örtüsü ve toprak özelliklerinin etkileşimi sonucu oluşan doğal erozyonun yanı sıra, insanın doğaya müdahalesi temeline dayanan bir dizi yapay etken, erozyonu bir afet niteliğine dönüştürmektedir.

Türkiye kara yüzeyinin %90’ında çeşitli şiddetlerde erozyon devam etmektedir Türkiye’de akarsularla birlikte birim alandan taşınan toprak, ABD’nin 7, Avrupa’nın 17 ve Afrika’nın 22 katı daha fazla düzeydedir.

Erozyona neden olan en önemli iki etken, akarsu ve rüzgardır. Bunlar;

1)AKARSU
• Bol Yağış
• Arazinin Eğimi
• Bitki Örtüsünün Azlığı
• Toprak Yapısı

2)RÜZGAR
• Rüzgarın hızı
• Toprak yapısı
• Bitki örtüsünün azlığı

Yukarda maddeler haline getirdiğimiz nedenlerden dolayı erozyon oluşur. Buda, arazinin doğal dengesinin bozulmasına ve tarımsal alanlarda verim kaybına neden olmakta ve şehirlere göçü hızlandıran sebeplerin başında gelmektedir.

Erozyonu önlemenin yada en aza indirmenin belli başlı yöntemleri;
a) Eğimli alanlardaki tarım alanları,eğim yönünde sürülmeli.

b) Arazinin envanteri(ormanlık alan,otlaklık alan,tarım v.b) çıkarılmalı.

c) Doğal dengesi bozulmuş alanlar,bilimsel çalışmalar yapılarak ağaçlandırılmalı.Bu amaçla okullarımıza uygulamalı ders konmalı.

d) Elinde tarım arazisi bulunan halkımız eğitimden geçirilerek,hem kendi hem de ülke çıkarlarına yönelik tarımsal faaliyetler yapması sağlanmalı.

e) Bu amaçla kurulmuş (TEMA gibi) vakıf ve dernekler desteklenmeli, yenilerinin kurulması teşvik edilmeli ve milyonlarca öğrencimizin bu gibi kuruluşlarda aktif olarak görev alması sağlanmalıdır.

Görüldüğü gibi erozyon felaketi aza indirilebilir bir doğa olayıdır. Ancak ülkemizde TEMA vakfından başka her hangi bir kurum yada kuruluş tarafından ciddi bir çalışma yapılmamaktadır. Bizde erozyon felaketi hakkında tüm halk bilinçlendirilmeli ve eğitilmelidir. Bu olay ancak ele ele verilerek indirgenebilir. Yoksa vakıf çalışmaları veya tek birey çalışmaları erozyonu durdurmaya yetecek güçte değildir.